ARABALARIN TARİHÇESİ
Bir çok bilim adamı (günümüzde kullanılan) otomobillerin
inkişafında görev almış, bir önceki mucidin bulduğuna birşeyler ekleyerek
günümüzdeki modern otomobiller çıkmıştır. Araştırmalar daha devam etmektedir.
Bu arayışların başında otomobillerin daha az yakıt tüketmesi, ekonomik, güvenli
ve çevre kirliliği yaratmayacak donanımlar gelmektedir.
Otomobil, Fransızca bir kelimedir. AUTO (kendi), MOBİLE
(hareket) kelimelerinin birleşimidir. Kendi kendine hareket eden anlamına
gelir.
Hayvanlarla çekilmeyen nakil vasıtalarında gerekli enerji
önce rüzgar yardımıyla olmuş, bir Hollandalı 1600 yılında karada yelkenle
hareket eden bir araç yapmış ve bu araç iki saatte 42 mil yol katetmiştir.
Daha sonra gerekli enerji olarak rüzgar gücü yerini buhar
gücüne bırakmıştır. 17. yüzyılda Çin yazarlarından bir papaz, Belçika misyoner
Verbist’in buharla çalışan bir otomobil işlettiğini yazmaktadır.
Ancak bütün dünya, yol üzerinde hareketini kendisi temin
ederek yürüyen otomobil mucidi olarak Fransız Mühendis ve Topçu Yüzbaşısı
Nıcolas-Joseph CUGNOT’u tanır. Cugnot (1769 yılında) otomobili bir top arabası
olarak tasarlamıştı. Üç tekerlekli ve 4 yolcu kapasiteli buhar makineli
otomobilde iki silindir bulunuyordu. Makinanın krankından alınan dönme hareketi
bir zincir yardımıyla önde bulunan tek tekerleğe geliyordu. Direksiyon
tertibatıda aynı tekerleğe komuta ediyordu.
1787 yılında Amerika’da Olıver EVINS ve 1801 yılında
İngiltere’de Rıchard TREVİTHICK yolcu taşıyan, buharla çalışan otomobiller
yapmışlardır. Bütün bu çalışmalarda kullanılan otomobil motorlarında kullanılan
güç buharın gücü idi. Yani bu motorlardıştan yanmalı motorlar idi.
İçten yanmalı motorların inkişafı 1796 yılında katı
yakıtlardan havagazının elde edilmesi ile olmuştur. Havagazı ile çalışan içten
yanmalı motor1860 yılında Fransız mühendisi Jean Etıenne LENOIR tarafından
yapıldı. 1,5 Beygir gücünde olan bu motorun gücünün az olması nedeni
havagazının sıkıştırılmadan yakılmasıdır. Gazların sıkıştırılarak yakıldığı
zaman gücün artacağı tezini ortaya atan Wıllıam BENNET adlı bir İngilizdir.
Bunu geliştiren ise Dugold CLERK adlı İskoçyalı mühendistir.
1862 yılında Fransız Fen adamı Alphanse BEANDE dört zamanlı
devrenin esasını ortaya koydu. Ancak dört zaman prensibine göre çalışan ilk
motorun 1876 yılında Alman mühendis Dr. Nıkolaus August OTTO yaptı. Oto, bu
motorun patentini 1877 de Amerika’da aldı. 1878 de Fransa’da açılan bir dünya
sergisinde halka teşhir etti.
Otto, havagazını sıkıştırdıktan sonra ateşlemeyi yaptığı
için motorun verimi ve gücü artmıştır. Alevle ateşlendiği için motor devri
150-200 devir/dakika civarındaydı. Bu devirde bir motorun otomobillerde
kullanılması uygun değildi.
İlk dört zamanlı motoru yapan ve ortaya koyan Otto olduğu
için bugün benzin motorlarına “Otto Motoru” ve çevrimine de “Otto Çevrimi”
denilmektedir.
Otto’nun personelinden Gottıeb DAIMLER 1883 yılında Otto’dan
ayrılarak bir atölye kurmuş ve devam etmiştir. Yaptığı motorun yanma odasına
bakır çubuk yerleştirerek, dıştan bakır çubuğu karpit lambası ile ısıtmak
süreti ile motorun ateşlenmesini ısınan bakırdan temin etmişti. Bu sayede
motorun devrini 800-1000 devir/dakika ya çıkarmak süreti ile verimini ve gücünü
arttırmıştır. Bu motor bugün Mercedes Fabrikası Müzesi’nde teşhir edilmektedir.
Bu ateşleme sistemine “sıcak boru ateşlemesi” denir. Bu devirde bir motorun
otomobilde kullanılması mümkündü, ama hala yakıt olarak havagazı
kullanılıyordu.
Bu çalışmalar Avrupa’da devam ederken Amerikalı bir mühendis
George BRAYTON yakıt olarak benzin kullanılan bir motor yapmış ve yaptığı
motorlardan birini yüzüncü Filedelfiya sergisinde teşhir etmiştir.
Bundan sonraki çalışmalar, havagazının yerini tutabilmesi
için benzini zerreler haline getirip, buharlaştıracak karbüratörlerin icadına
doğru gitti. Daimler Almanya’da, Forrest Fransa’da 1885 yılında bu konuda
çalışmalar yaptılar.
Karbüratörlerin görevi, sıvı yakıtı atomize etmek yani küçük
zerreler haline getirip hava ile karıştırmak süreti ile yanabilir bir karışım
haline getirmektir. Daimler bu havayı sıvı yakıt içersine itmek süreti ile
yapmaya, ayrılmış zerrecikleri de ateşlemeden evvel sıcak boruya temasla gaz
haline getirmeye çalıştı. Forrest ise, yakıtı filit tulumbası esasına göre hava
akımı içersine püskürttü. Daha sonra, Daimler’le Wılhelm MAYBACH bir araya
gelerek, bu gün kullanılan şekilde olan şamandıralı karbüratörü icad ettiler.
Karl BENZ adlı diğer bir Alman, Daimlerin motorunu,
Forrest’in karbüratörünü alıp bunları dört teker üzerine oturttu. Böylece, 1886
senesinde ilk defa, içten yanmalı (patlamalı motorların) motorların en geniş
tatbik sahası olmuş olan otomobil meydana gelmiş oldu.
Amerika’da ilk otomobil 1893 yılında J.Franlın DURYEA’nın
yardımıyla Charles DURYEA tarafından yapılmıştır. Henry FORD’un ilk otomobili
ise 1896 yılında Detroit sokaklarında dolaşmaya başladığı görüldü. Henry FORD
fabrikasını genişleterek 1903 yılında dört silindirli ve ucuz fiyatlı otomobiller
yaparak bunları (T) modeli adıyla piyasaya sundu.
Bu tarihten sonra otomobilin gelişimi nefes kesen, hızlı bir
tempoda olmuştur. Kısaca bu tarihi gelişimi özetlemek gerekirse:
1887 de Bosch firmasında çalışan Zöhringer tarafından
yapılan alçak voltajlı manyeto gaz motorlarına monte edilmiştir.
1897 de alçak voltajlı manyeto ilk defa benzin motorlarına
tatbik edilmiştir.
1897 de otomobiller fenerle aydınlatılmaya başlandı.
1901 den itibaren otomobillerde aydınlatma karpit lambaları
ile aydınlatılmaya başlandı.
1901 de yine Bosch firmasında çalışan Mühendis Gottlob
HONOLD bugün bilinen yüksek voltajlı manyetoyu bulmuştur.
1902 den itibaren motorlara takılarak buji ile ateşleyen
elektrikli ateşleme sistemi ve bu sayede motor gücü de arttırılmıştır.
1911 de Cadillac, otomobillerinde marş motorunu kullanmaya
başladı. Böylece ilk hareket kolaylaştırıldı. Artık kola ihtiyaç kalmadı.
1914 de dinomonun icadı ile karpit lambaların yerini farlar
almaya başladı.
1921 de elektrikli kornalar, elle sıkılarak öttürülen
lastikli kornaların yerini aldı.
1923 de ilk defa otomobiller renkli boyanmıştır.
1926 da elektrikli cam silecekleri kullanılmaya başlandı.
1928 de batarya ile ateşleme sistemi otomobillere uygulandı.
Bu tarihsel gelişimde bütün ülkeler birçok model ve
şekillerde otomobiller imal etmeye başladılar. Fransa’da yapılan otomobil
yarışmalarında içten yanmalı motorların çok pratik olduğu görüldü. 1910 yılında
bu görüş çerçevesinde benzinle çalışan otomobillerde daha fazla yer verildiği
ve çalışmaların bu yönde hızlandığı tarih olarak bilinmektedir.
Günümüzde kullanılmakta olan otomobillerdeki motorlar, yapım
ve donanım bakımından değişik durumlar göstermekte ise de, prensip hala, 1876
da Otto’nun ortaya koyduğu dört zaman prensibidir.
İlk yıllarda imal edilen otomobil motorlarının silindir
adetleri az, kompresyonları ve güçleri düşüktü, hantal ve ağırdı. Ekzos
sistemleri iyi olmadığı için gürültülü ve dolma tip lastik kullanıldığı için
sarsıntılı çalışırlardı.
Metalurji ilmi ilerledi ve daha hafif metallerle otomobil ve
motorları imal edildi. Sessiz, sarsıntısız ve güçlü otomobiller imal edildi.
İlk otomobillerde, aynı fabrıkanın imalatı olan
otomobillerde bile parçalar birbirine uymazdı. Ancak otomobiller çoğaldıkça ve
otomobillere ihtiyaç arttıkça, değiştirebilir parçalar yapılmıştı, yani seri
imalat başlamış oldu.
İçten yanmalı ilk otomobilin yapıldığı 1886 yılından
günümüze kadar henüz 108 yıl (1994 yılına göre) geçmesine rağmen, teknoloji
büyük gelişmeler kaydetmiştir. Elektronik ateşleme sistemli, yakıt enjeksiyon
sistemli, bilgisayar kontrollu ve katalizörlü otomobiller imal edilmiştir.
Bu gelişmelerin daha da devam edeceği, bu sistemlerin daha
basitleşeceğini daha ucuzlatılacağını biliyoruz.
Bi kaç araba modeli bakalım :
DOĞAN SLX
RENAULT BRODWAY
MERCEDES CİTAN KOMBİ
AUDİ A6
MİNİ COPPER S
PEGEOT RCZ
PORSCHE PANAMERA S
FERRARİ F12 BERLİNETTA
MERCEDES SLS AMG
AUDİ TT RS
BİRDE VİDEOYA BAKALIM :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder